İstanbul’u fethettik. 567 yıl önce. Fethedilen bölge bugün “sur içi” dediğimiz yer. Bu alan Sarayburnu, Marmara Denizi ve Haliç arasındaki kara surlarının içinde kalan yarımadayı kapsıyor. Bugünkü İstanbul’un sadece %3’ü yani. O kadar. İstanbul fethedildiğinde Haliç’te 6.2 km, Marmara Denizi kıyısında 8.2 km deniz...
Siyaset
“Şu köyde büyüdü başbakan oldu. Şu kasabada doğdu bakan oldu.” Sürekli okuyoruz bu haberleri. Gurur duyuyor birileri. Fakat modern insanın bugün yaşadığı sıkıntıların kaynaklarından biridir bu. Demokrasinin en büyük kandırmacası, sizi her şey olabileceğinize inandırmasıdır. Milyonlarca köylü arasından bir kişi bakan olmayı başarır ve...
Geçenlerde bir sabah namazı vaktinde Çamlıca Camii’ne gittim. Çok masraf edilmiş, süslü bir cami. Hoparlörle, sesli zikirlerle bidat dolu. Aklıma ilk gelen, kıyamet alametlerinden bahseden hadis-i şerifler oldu. “İnsanlar camilerle ve camilerin süsüyle övünmedikçe kıyamet kopmaz.” Çamlıca’da bunu gördüm, kıyameti çağırıyoruz artık. Osmanlı camileri...
Dünya tarih boyunca pek çok değişim yaşadı. Jeolojide, kültürde, teknolojide birçok değişim kimi zaman yavaş, kimi zaman hızlı yaşandı. Yavaş geçişler kolaydır. Yavaşça kaynayan kurbağa örneğindeki gibi alışırız yeni düzene. Bir de hızlı değişimler vardır. Peş peşe iki dünya savaşı ve ortaya çıkan ulus...
1. Gamsızız Ortadoğu’da, Güney Amerika’da, Afrika’da insanlar her gün ölüyor. Çin, Uygurları toplama kamplarında yok ediyor. Terör, savaş ve salgın hastalıklardan her yıl milyonlarca insan ölüyor. Umurumuzda değil. Güvende olduğumuz sürece diğer felaketlerle ilgilenmiyoruz. 2. Benciliz İşin ucu bize dokunduğu zaman yaygara yapıyoruz. Basit...
Bu virüs belası bir anlamda çok iyi oldu. Ne kadar bencil ve zayıf olduğumuzu gösterdi. Ortadoğu’da, Güney Amerika’da, Afrika’da savaşlar oluyor. Doğu Türkistan’da Uygurlar katlediliyor. Her gün BİNLERCE İNSAN AÇLIKTAN ÖLÜYOR. Belalar bizden uzak oldukça keyfimiz yerinde. Afrika’da ölenler sohbetlere geyik konumuz, çektikleri acılar...
Her hareketi kodlanmış, her adımı planlanmış kalabalıkların isyanını izliyorum karantinalar başladığından beri. Evlerinde nasıl vakit geçireceklerini bilmiyorlar. Ne yapacaklarına dair bir fikirleri yok. Sıkıntıdan pirinç sayandan “abimle tanıştık, iyi adammış” esprileri yapanlara kadar ne ararsan var. Evinden sıkılan ihtiyarlar sokaklara kaçıyor, Netflix’ten bıkan gençler...
Gelin size bir hikaye anlatayım. Benim değil, “bir arkadaşımın” hikayesi. Yıl, 1999. Beylikdüzü o zamanlar çakalların uluduğu, en popüler mekanın Tatilya olduğu, Kadıköy’den bakınca Bulgaristan’la aynı mesafede kabul edilen bir yer. Polis değil jandarma bakıyor, ticari taksiler bordo. Bu arkadaş o dönemler bilgisayara meraklı...
Dün yaşlıları öldürmekten bahsettim diye kızanlar oldu. Oysa bu benim fikrim değil, çok medeni Avrupa’nın bir alışkanlığıdır. Bu konunun atası Platon sayılır. Platon’un ideal devletinde insanlar çalışanlar, askerler ve yöneticiler olarak üçe ayrılır. Yöneticiler güçlü genlerden gelmelidir ve öyle herkesle evlenemezler, her çocuk da...
Yaşlıları neden öldürmeliyiz? Çünkü onlar işe yaramazlar. Yıllarca yaşamış, sisteme katkıda bulunmuş ve karşılığını almışlardır. Artık yapabildikleri hasta olmak, emekli maaşı almak ve her şeyi devletten beklemektir. Yaşlılar emekli maaşı alırlar. 60 yaşında emekli olur, ölene kadar devletten maaş almaya devam ederler. 20 yıl,...