İstanbul’u fethettik. 567 yıl önce. Fethedilen bölge bugün “sur içi” dediğimiz yer. Bu alan Sarayburnu, Marmara Denizi ve Haliç arasındaki kara surlarının içinde kalan yarımadayı kapsıyor. Bugünkü İstanbul’un sadece %3’ü yani. O kadar. İstanbul fethedildiğinde Haliç’te 6.2 km, Marmara Denizi kıyısında 8.2 km deniz...
Toplum
Cihan-ârâ cihan içindedir, arayı bilmezler, Ol mâhiler ki derya içredir, deryayı bilmezler. Demiş Hayali, anlayana… Karantina övelim, korkmaya devam edelim diye bin türlü hikaye yazılmaya devam ediliyor malum. Yok doğa canlandı, yok hayvanlar evine döndü, yok Kadıköy’den Ağrı göründü falan. Elbette çalışmayan fabrikaların, uçmayan...
İftarın kalabalık restoranlarda, fasıl müziği eşliğinde yenen bir akşam yemeği olmadığını öğrendik. Restoranlar iki hurma, üç zeytin doldurdukları renkli tabakları iftariyelik diye çakamadılar. Siyasetçiler iftar çadırlarında riya dolu bakışlarla ezan okunmasını bekleyemediler. Gazeteciler ve ilçe başkanlıklarıyla garibanların evlerine doluşup yalandan iftar açarmış gibi yapamadılar....
Dört fakirle takılırsanız beşinci fakir, dört zenginle takılırsanız beşinci zengin olursunuz. Buradaki fakirlik veya zenginliği para olarak düşünmeyin. Bilgi, görgü, kültür, ahlak, tecrübe, çevre… Her şey olabilir. Sizden üstün insanlar, sizi de yukarı taşırlar. Onlardan taşan size damlar. Böylece öğrenmeye ve kendinizi geliştirmeye devam...
Gelin sizinle çay üzerinden bir İngiltere tahlili yapalım. Basit bir konu gibi görünebilir fakat bugünkü İngiltere’yi daha iyi anlamanızı sağlayacaktır. Lock, Stock and Two Smoking Barrels’da Eddy der ki, “bütün İngiliz medeniyeti bir bardak çay üzerine kurulmuştur.” Bu söz o kadar doğrudur ki sadece...
Aşağıdaki yazı biraz sövme sayma içeriyor, o nedenle okuyacak olanlardan şimdiden özür diliyorum. Can Yücel demiş ya hani, Bana şiirlerinde küfür etme diyorlar usülsüz, Lan bu kadar orospu çocuğunu nasıl anlatayım küfürsüz? Hakkı var. Sosyal medyanın insanlığa verdiği en büyük zarar, herkese söz hakkı...
Peynir eskiden beri ilgi duyduğum bir konu. Bazen bakıyorum da, tıpkı diğer huylarımız gibi peynirlerimiz de konar göçerliğimizi, sabırsızlığımızı temsil ediyor. Biz aceleci, sabırsız, telaşlı bir toplumuz. Bu nedenle fevri davranırız, ani kararlar veririz, uzun vadeli planlar yapamayız. Aniden öfkelenir, aniden sakinleşiriz, adalet mekanizmamız...
Alan Watts, Güvencesizlikteki Bilgelik adlı kitabında der ki: Güvence arzusu ve güvencesiz hissetmek aynı şeydir. Nefesinizi tutmanız, onu kaybetmeniz demektir. Güvence arayışına dayalı bir toplum, herkesin davul gibi gergin ve pancar kadar kırmızı olduğu bir nefes tutma yarışmasından başka bir şey değildir. Ve şunu...
Çevrenize bir bakın. Şöyle dikkatli bakın. Kaç renk araba görüyorsunuz? Bindiğiniz otomobil ne renk? Dünyanın en pahalı benzinini kullanmasına ve %160’lara varan vergiler ödemesine rağmen arabasından vazgeçmeyen, otomobili yaşamının en önemli yerine koyan bir toplumun neden üç renk araba kullandığını düşündünüz mü hiç? Avrupa...
Tur operatörlüğü yapan bir arkadaşım var, Hasan. 5-6 yıl önce muhabbet ediyoruz, konu döndü dolaştı, en çok satan turlara geldi. En çok talep gören turların 3-4 gecelik Balkan ve Doğu Avrupa turları olduğunu söyleyince şaşırdım. Hasan, “sosyal medya turizmi” demiş bunun adına. Biraz anlattı...