İş Dünyası Sanat Toplum

Lector ihtiyaçtır

“Lector” Latincede “okuyan” demek. Sesli veya sessiz, okumakla ilgilenen kişilere lector demişler.

Bu sözcük, birçok dile olduğu gibi İspanyolcaya da sıçramış. Lector: Okuyucu.

Son zamanlarda Türkiye’deki akademik ortamlarda asistanların ağız yaya yaya kullandıkları bu sözcüğün Küba’daki hikayesiyse çok hoş.

Güney Amerikalılar muhabbeti seven, müziksiz yapamayan, kapı gıcırtısına kalkıp oynayan tipler. Eh, elektriğin olmadığı bir dönemde koca koca fabrikalarda akşama kadar puro saran adamları da bir şeyle oyalamak lazım.

Çözüm: Herkes tezgahında efendi efendi oturup puro sarsın, biri de çıkıp onlara kitap okusun. “Lector” bu şekilde bir mesleğe dönüşmüş Havana ortamlarında.

Sesi gür, okuması güçlü lector arkadaşlar bazen dünya klasiklerini, bazen günlük haberleri sesli sesli okurken, işçiler de hülyalara dalıyor, kah Romeo olup Juliet’i arıyor, kah Hamlet olup “lanet olsun senin gibi amcaya” diyor, hünerli elleriyle puro sarıyorlar.

İşbu gelenekten dolayı, ismini çeşitli roman karakterlerinden almış birçok puro markası var Küba’da. Favori markalarımdan Romeo y Julieta da bunlardan biri. Winston Churchill denen namussuz ağzının tadını biliyormuş, onun sayesinde dünya çapında ünlenmiş Romeo y Julieta.

Beni üzen ise, “lector”lerin yok olması. Bugün sadece birkaç fabrikada lector var, kalanlar müziğin akışına bırakmışlar bünyeyi. Hoş, bizde hiç olmadı böyle bir iş dalı, ama isterdim olmasını.

Bir insana sürekli neyi telkin ederseniz, oraya yönelir. Sabit tezgah başında çalışırken Shakespeare, Dumas, Turgenyev hikayeleri dinleyen bir insanla, Hakkı Bulut dinleyen insan bir olabilir mi?

Ocak 2017, İstanbul

Bir de şu konular var

Siz ne dersiniz?

E-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.