Romanya’da Dacia’lardan kalan birçok yerleşim bölgesi var. Geçmişi milattan önceye dayanan Raşnov da bunlardan biri. Üçüncü Haçlı Seferi’nde yenilip Akka’dan kaçan Töton Şövalyeleri, 1211 yılında buraya Raşnov Kalesi’ni inşa edip karargah olarak kullanmaya başlamışlar. Bucegi Dağları’ndaki kalenin yeri öyle sapa ki, içinde su kaynağı olmamasına rağmen yıllarca kimseye teslim olmamış. Kırım Hanlığı’na, Osmanlı’ya, Lehistan’a atar gider yapmışlar buradan. Transilvanya Prensi Gabriel Bathory tarafından 1612 yılında fethedilene kadar kaleye hiçbir düşman girememiş.
Kalenin hikayesi güzel, merak eden okuyup öğrenir. Burayı benim için ilginç kılan Töton Şövalyeleri değil, iki Türk esirin kazdığı kuyu.
Zamanında iki Türk askeri, Raşnov Kalesi’ne esir düşmüşler. Uzun bir esaretin ardından kale komutanı demiş ki, “bu kalede 400 yıldır su yok. Bir kuyu kazın, su çıkarsa serbestsiniz.”
Bizimkiler olur mu lan öyle şey dememişler, başlamışlar kazmaya. 1623’den 1640’a kadar tam 17 yıl boyunca kazmışlar kayalık zemini, ta ki 146 metre derinliğe ulaşıp su buluncaya kadar. 1850 yılına gelinip de kale stratejik önemini yitirdiğinde bile aktifmiş bizim kuyu.
Bugün Raşnov Kalesi sadece bir turistik yapı. Fakat kuyuyu kazan esirlerin kuyu duvarlarına kazıdıkları ayetler halen duruyor, Romanya halkının milliyetçilikten kör olmayanları o kuyuyu kazan Türklerin anısına kendi inanışları uyarınca dua ediyorlar. Çünkü kale komutanının sözünü tutmayıp iki esiri de öldürdüğünü hepsi kabul ediyor.
Ağustos 2016, Raşnov, Romanya