Seyahat Toplum

Sosyal medya turizmi

Tur operatörlüğü yapan bir arkadaşım var, Hasan. 5-6 yıl önce muhabbet ediyoruz, konu döndü dolaştı, en çok satan turlara geldi.

En çok talep gören turların 3-4 gecelik Balkan ve Doğu Avrupa turları olduğunu söyleyince şaşırdım.

Hasan, “sosyal medya turizmi” demiş bunun adına. Biraz anlattı nedenlerini. Şöyle diyor:

Özellikle genç çiftler ve kız grupları yapıyor bunu. 3-4 günlük tura gelip günde dört kez kıyafet değiştiriyorlar. Türkiye’ye dönünce eve kapanıyor, her gün bu fotoğrafları paylaşıyor, 15 gündür tatildeyiz diyorlar.

Turlarda rehberle dolaşmak falan bunlara göre değil. Zaten rehberi de canından bezdirirler, çünkü grubu yavaşlatıyorlar. Attıkları her adımın, yedikleri her lokmanın, girdikleri her dükkanın fotoğrafını çekmeye çalışıyorlar.

Sosyal medyada aşkımla kahvaltı keyfi diye paylaştıkları masalarda sırf fotoğraf kötü çıktı diye ettikleri kavgaları, tartışmalarını görmen lazım.

Gittikleri yerin hiçbir önemi yok. Belgrad’dayız diyelim, herhangi bir detayın, tarihi eserin veya şehir hakkında bilginin önemi yok. Önemli olan Belgrad’da olduklarını gösterebilmek ve kanıt toplayabilmek. Çektikleri fotoğraflar ve iki euroluk magnetler en büyük ganimetleri.

Budapeşte’nin yakınlarında Peç var ama hiçbiri oraya gitmez mesela. Çünkü Peç nefis bir şehir olsa da Türkiye’de tanınmadığı için Instagram’da bir değeri yoktur. Oradan koşa koşa Prag’a gitmek ama bu gidişi 10 günmüş gibi göstermektir hedef. Biz de Peç’i turlara dahil etmeyiz doğal olarak.

Bunların arasından gezi blogu açıp insanlara akıl vermeye başlayanlar bile çıktı. Gösteriş merakı yepyeni bir sektör doğurdu abi.

Talep bu yönde olunca biz de turları ona göre düzenliyoruz, ne yapalım?

Böyle anlattı Hasan. Anlattığı tipler sonradan iyice arttılar, zıvanadan çıktılar, keşke şu sosyal medya turizmine biraz yatırım yapıp bagajda yolcu taşısaymışım o zamanlar.

Nisan 2020, İstanbul

Bir de şu konular var

Siz ne dersiniz?

E-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.