Sanat Siyaset Toplum

Tiyatroyu rahat bırakın

Kadınların sahneye çıkmasının yasak olduğu Ortaçağ Avrupası’nda operalarda kadın sesini canlandırabilmek için castrato kullanırlardı. Küçük çocuklar daha ergenliğe girmeden hadım edilir, sesleri hep ince kalır ve büyüdüklerinde muazzam sesli sopranolar olurlardı. Toplum da sahnede kadın görmediği için günaha girmez, kadınlar halka kötü örnek olmazlardı. Daha el kadar çocukken hadım edilerek cinsiyetini kaybeden sopranoların geçirdiği psikolojik travmalar kimsenin umrunda olmazdı.

Sonraları insanoğlu değişti, anlayışlar değişti. Kadınlar önce sahne hakkını, sonra seçme – seçilme hakkını kazanarak toplumda yer almaya başladıklarında tarihteki sopranolara methiyeler düzüldü, minik çocukların hadım edilmesinin doğru bir davranış olmadığı düşünülmeye başlandı.

Bir dönem sigara içmek güzel sayıldı, bir dönem eroin sağlığa yararlı zannedildi.

Bir süredir yapılan çalışmalar sonunda, artık sigara da kötü sayılıyor. Umuma açık kapalı alanlarda sigara içmek yasaklanıyor, televizyon filmlerinde sigara görüntüleri sansürleniyor. Bunlara gülüp geçiyorum da, bugün aldığım bir haber gülüp geçilecek gibi değildi.

Oğuz Atay’ın Korkuyu Beklerken öyküsünü oyunlaştırmışlar. Oyuncular sahnede sigara içip topluma kötü örnek oluyorlar diye belediye gelip ceza kesmiş.

Korkuyu Beklerken bir çocuk oyunu değil. Hayatı başaramamış adamların öyküsü. Bu oyunu çocuklara izletseniz sigara olsa da olmasa da şaşkına dönerler zaten yavrucaklar. Yaşını başını almış tiyatro oyuncuları, yaşını başını almış insanlara oyunlarını sergiliyorlar. Eğer bu izleyiciler tiyatroda oyuncular sigara içiyor diye özenip sigara içeceklerse, işimiz yaş bizim. Hemen AKP’nin ne kadar harika bir parti olduğuna dair tiyatro yazsınlar, oynansın ve etkilenen izleyicilerin hepsi AKP’ye oy versin. Veya Deniz Baykal yapsın aynısını, oyunculardan etkilenen izleyicinin oylarıyla iktidara gelsin, ömrünün son günlerinde bir iktidar görsün.

Tiyatroda oyuncular sigara içti diye etkilenecek kadar aptal mı insanlar? Etkilenme şöyle olabilir. İzleyici biraz aptal bir adamdır, zaten sigara içiyordur, sahnede de hayran olduğu bir oyuncu vardır. Aptal izleyici o oyuncuya o kadar hayrandır ki, aldığı kullandığı her şeyi kullanır, onun gibi olmak ister. Orada oyuncu X marka sigara yakarsa, bu aptal izleyici o güne kadar içtiği Y marka sigarayı çöpe atıp, X marka sigara içmeye başlar. Ancak hiç sigara içmemiş olan bir adam, hayran olduğu oyuncu sigara içiyor diye sigaraya başlamaz.

Velev ki başladı. Siz yine de tiyatroya karışamaz, oyuncuları, senaryoyu etkileyemezsiniz. Bugün Carmen sahnelenecek olsa oyuncuların purosuna da mı karışacaksınız?

İnsanlar sahnelerde, kitaplarda veya filmlerde de özgür olmayacaksa nerede özgür olacaklar?

Bizet Carmen’i yazdığında 100 yıl sonra tütün mamüllerinin kötü karşılanacağını bilmiyordu. Bilseydi yazar mıydı? Yoksa oyun sahnelenirken devlet baba kızar diye Carmen’i puro fabrikası yerine tekstil atölyesinde mi çalıştırırdı? Bugün oyun yazanlar devletin kanunlarını, sansür kurallarını ezberleyip mi yazacaklar oyunlarını?

Peki siz yasakladınız diyelim oyunlarda, filmlerde sigara sahnelerini. Adamın biri çıkıp da Sergio Leone hakkında veya Atatürk hakkında bir film çekmek isterse ne olacak? Sigarayla bütünleşmiş adamları Red Kit’e (Lucky Luke’u Red Kit diye çevireni de ayrıca tebrik ederim) yaptığınız gibi ot kemirirken mi göstereceksiniz? Bugünün kuralları yüzünden geçmişi mi değiştirmeye kalkacaksınız?

Eğer evet diyorsanız, bu katı kuralcılık tiyatronun ruhuna ne kadar uygun? İçinde sigara, puro sahnesi bulunan oyunlar yazılmasın mı, yazarlar oyunlarını yazdıktan sonra önce devletin yüce sansür kurumlarına mı göndersinler? Çin’den öğrene öğrene bunu mu öğrenmiş olalım?

Sigara yasağının bokunu çıkarmaya başladınız artık. Umuma açık alanlarda halkın içmesini yasaklayabilir, 18 yaşından küçüklere satılmadığını düşünebilirsiniz ancak sinemaya, tiyatroya karışamazsınız.

Televizyonlarda sigaranın yasaklandığı düşünülüyor, iğrenç görüntüler çıkıyor ortaya. Elinde sigarası olan oyuncunun sigarasını göstermemek için ekrandaki buzlanmış alan adamın bir eline bir ağzına gidiyor, bazen yüzü, bazen ortamdaki başka detay kapanıyor o buzlandırma yüzünden. Normalde hiç dikkat çekmeyecek olan sigara filmin bütün tadını kaçıracak kadar çok dikkat çekiyor. Bu şekilde yasak olmaz, bir halta da yaramaz böyle şeyler.

Televizyon filmlerini piç ettiniz, bari tiyatroyu özgür bırakın.

Bunlar sanat eserleridir. Romanda, tiyatroda, operada, nerede olursa olsun; bir karakter ne gerekiyorsa onu yapar. Küfür eder, sigara içer, alkol içer, kokain çeker. Bunlar o sanatçının değil, canlandırdığı karakterin marifetleridir, karışamazsınız. Eğer karışmaya başlarsanız, bu romanların, oyunların daha yazılma aşamasında sansürlenmesine kadar gider ki öyle bir ortamın sonu isyandır.

Zorlamayın daha fazla. Sigara yasağını halka dayatmanız sadece sigara içenleri ilgilendirir, ancak sanata dayatmanız tüm sanat eserlerini ve hatta tarihi ilgilendirir. Sigarayla uğraşmayı kesin artık, gidin biraz da margarinle, yasadışı ilaçlarla uğraşın. Sağlık ayağına çalışıyorMUŞ gibi yapmak için tek günah keçisiyle vakit geçirmeyi bırakın artık.

Ocak 2010, İstanbul

Bir de şu konular var

Siz ne dersiniz?

E-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.