İş Dünyası Toplum

Limonata savaşı

Yeni pazarlar açan firmaları seviyorum. Açacağı yeni yolun tüm riskini üstlenen bu girişimciler başarısız olduklarında kimseye dertlerini anlatamazlar, tüketiciden ve rakiplerinden yedikleri beceriksiz yaftasıyla köşelerine çekilmek zorunda kalırlar. Ancak başarılı olurlarsa rakipler anında taklit ederler.

Yıllardır pastanelerde, büfelerde satılan limonatayı şişelemek Uludağ’ın fikri sanıyordum, değilmiş. Cappy 2001 yılında denemiş bunu, başaramayınca bir daha denememiş.

Fakat Uludağ geçen yıl o kadar başarılı bir deneme yaptı ki, büfelerde ayaküstü atıştırırken içtiğimiz limonata bir anda en popüler şişe içeceklerden biri haline geldi.

Ev limonatasına benzemeyecek tabi ki, Domino’s da Roma cafelerinde yediğimiz pizzalara benzemiyor. Seri üretimle satışa sunulan bir ürün mecburen uzaklaşır orijinalinden. Önemli olan, kendine has lezzeti yakalamasıdır.

Uludağ Limonata bunu başardı. Evde yaptığımız limonataya benzemiyor belki ama, kendine has lezzetli bir tat buldu. Bu sayede %693 ciro artışı sağladı, marka bilinirliğini belki de birkaç kat yükseltti. (Kesin sonuçlar, firmanın çalıştığı ajans olan İletişim Reklam‘dan elde edilebilir sanırım.)

Diğer içecek firmaları önce hiç kımıldayamadılar. Çünkü tam yaz mevsimine girerken piyasaya aniden dalan Uludağ, diğerlerinin o pazara girmesine bile fırsat vermemişti. Fakat sezon bitince, “takdir edilen, takdir edilir” atasözünden ilham alan iki firma daha dalıverdi limonata pazarına: Doğanay ve Cappy.

Bu firmalar kadar agresif reklam kampanyalarıyla girmemiş olsalar da, Aroma Limonata, Chat Limonata, Exotic Limonata, Ülker Limonata ve Pınar Limonata da çıkıverdi piyasaya. Bunca yıldır elini taşın altına sokup da piyasaya bir yenilik getirmeyi düşünmemiş birçok şirket Uludağ’ın açtığı limonata pazarına doluşuverdiler.

Elbette bu kadar firmanın sadece pazara girmesi değildir önemli olan, lezzetin yanında pazarlama ağı da çok önemliydi. Gözlemlediğim kadarıyla pazarlama konusunda Uludağ ve Doğanay çok başarılı oldular, diğerleri daha yavaş kaldı.

Sonuçta, Uludağ’ın yüzlerce yıllık limonatayı şişeleyip satma başarısı, yedi farklı firmaya daha bu krizde pazar imkanı verdi. Benim hoşuma giden de bu. Krizde oturup ağlamak veya devleti suçlamak yerine yeni fikirler ortaya koymak.

Tebrikler Uludağ.

Eylül 2009, Santa Monica

Bir de şu konular var

Siz ne dersiniz?

E-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.