Milyonlarca lira yatırım yaparak bir mağaza açar, içini çeşit çeşit güzel ürünle doldurursunuz. En güzeli olsun, en iyisi olsun diye çabalarsınız.
Harcanan tüm emekler, yapılan tüm yatırımlar, kurulan tüm planlar, mağazanızda çalışan tezgahtarlara emanettir aslında. Onun bir doğru hareketi müşteriyi mağazaya bağlar. Bir yanlışı da müşteriyi nefret ettirir.
Memnun müşteriyi hepimiz tanırız. Sürekli gelir, alışverişini yapar, bazen eleştirisini de sunar. Ancak asıl tanışmamız gereken kişi, memnun olmayan müşteridir. Çünkü onun sesi çıkmaz. Bir daha hiç karşınıza çıkmayacağı için yapacağı eleştiriden, hakkınızda kimlere neler anlattığından da haberiniz olmaz.
Aldığı hizmetten çok memnun kalanlar sosyal medyada da pek ses çıkarmazlar. Belki mekanınızda bir check in yaparlar, onu da pek umursayan olmaz.
Fakat o memnuniyetsiz müşteri var ya, en çok o konuşur. Gelip yüzünüze de konuşmaz, sosyal medyada atıp tutar. Eleştiriyi sever bizim toplum. Bir markayı, mağazayı eleştiren bir post görürse hiç aslını astarını araştırmadan mevzuya dahil olur, o firma hakkında ileri geri konuşmaya başlar.
Dönen konuşmalardan haberiniz yoksa, oturup düşünürsünüz bu cirolar neden düştü diye.
Kısa süre önceki Can Yayınları tantanası bunun güzel bir örneğiydi mesela.
O nedenle, memnun olmayan müşterilerle tanışın. Eleştiren müşterilerinizi bağrınıza basın. Çünkü sizi yüzünüze karşı sadece dostlarınız eleştirir. Siz, düşmanlarınızla tanışmaya bakin.
12 Aralık Mağazacılar Günü kutlu olsun.
Aralık 2015, Kırıkkale