Evimin yakınlarında 10 nokta tespit edip, içine para sakladım. Sonra da gidip Steinbeck, Tolstoy, Dostoyevski gibi babaların ilköğretimler için hazırlanmış özet baskılarından 10 tane kitap aldım. Her kitabın çeşitli sayfalarına minik notlar yerleştirerek, paraları koyduğum noktaları tarif ettim. Cennetin Doğusu’nu okuyan mahallenin otoparkının tabelasının içinde, Babalar ve Oğullar’ı okuyan erkek kuaförünün yanındaki çiçeklikte bulacak hediyesini.
Her ne kadar modası geçmiş sayılsa da, çocuklar hâlâ kapı kapı dolaşıp harçlık toplama eğlencesini yaşıyorlar. Geçen yıl 14 çocuk ekibi gelmişti. Davulcu geleneğinin yok olmasını ne kadar istiyorsam, çocukların bayramda ev dolaşma geleneğinin yaşamasını da o kadar istiyorum.
Fakat kitap dağıtma amacım başka.
Ne milli eğitim, ne aileler çocuklara kitap okuma alışkanlığı kazandıramıyorlar. Çünkü aileler de okumuyor, eğitimi idare edenler de. Çocuğun ev ödevini yapmaya çalıştığı odada annesi magazin programı, babası futbol maçı izliyor. Vadideki Zambak’ı okumamış okul müdürü de tanıdım, Notre Dame de Paris’in müzikalini izlememiş müzik öğretmeni de. O zaman iş başa düşüyor, biz kazandıralım çocuklara bu alışkanlığı.
Bayramda kapıma gelen çocukların her birine farklı kitap vermeyi planlıyorum. Şekeri ve kitabı alıp ayrılacaklar, kitabını okuyan parayı da bulacak. “Adam para vermedi kitap verdi yea” diyerek kitabı bir köşeye atan çocuk da havasını alacak, bir ay sonra koyduğum yerlerden alacağım çünkü paraları. Bir ay, Kelebek’i okumak için gayet yeterli bir süre.
Cennetin Doğusu, okuduğum ilk “kalın kitap”lardan biriydi. Bana California sevdasını aşılayan, ABD tarihine meraklanmamı sağlayan da Steinbeck oldu. Onun sayesinde Ford Model T’yi öğrendim, Salinas gibi sıkıcı bir şehri arabayla turlamaya kalkışmamın nedeni de yine onun kitapları oldu.
Okusunlar ufaklıklar. Belki küçük de olsa bir değişiklik olur yaşamlarında.
Ve siz, o ufaklıkların ebeveynleri, abileri, ablaları. Bayramda onları da yanınıza alıp akraba ziyaretlerine, tatile, gezmeye gideceksiniz arabalarınızla. Devletimiz bizim eğitimimize ne çocuklukta, ne gençlikte değer vermediği için, birçoğunuzun ehliyeti cüzdanda fazladan bir kart ve sürücülüğü de otomobili yürütüp durdurmayı becermekten ibaret.
Rica ediyorum, dikkatli sürün otomobillerinizi. Bayramın verdiği yürek ferahlığı, sevenlere kavuşacak olmanın verdiği heyecan, arka koltukta eğlenip coşan çocuklar gibi birçok etken dikkatinizi dağıtacak.
Eğer uzun yol tecrübeniz yoksa, tatilcilerle dolup taşan otobanlar bu tecrübeyi edinmek için en uygunsuz zaman olacaktır. Bakımsız otomobillerle, yorgun bedenlerle yola çıkmayın. Gereğinden fazla heyecan yapmayın. Sakin gidin, sakin gelin. Şehirlerarası yollarda kırılabilecek tüm rekorları biz kırdık zaten, ailenizi doldurduğunuz sedanlarla sürat rekoru peşine düşmeyin.
Hepinizin Ramazan Bayramı mübarek olsun.
Bayramda elinizi öpecek küçükleriniz, sevgiyle elini öpeceğiniz büyükleriniz varsa değerini bilin. Ben bilemedim, babam da bilemedi. Aile büyüklerinin yüzünü görmeden bayram geçirmek kadar boktan bir şey yok şu dünyada.
Eylül 2010, İstanbul