Afrika stepleri değil, Ukrayna Moldova yolu. Mayın tarlası gibi görünen asfalt zaman zaman düzelir ve tam kaybettiğiniz zamanı telafi etmeye kalkıştığınız anda radara girebilirsiniz.
Gagavuz polisler iyidir, ekmeğinin peşinde hepsi. Bir de Gagavuzların garip Türkçesini yarım yamalak konuşan Ukraynalı polisler var, evlere şenlik.
Asfaltın bir an düzelmesinin heyecanıyla önümde uzun süredir sol sinyali yanarak giden minibüsü sollamamla birlikte burun buruna geldik polisle.
-Arkadaş hızlı gittin!
-Türkçe biliyor musunuz?
-Ben biliyor biraççık, biraççık.
-Gagavuz?
-Yok! (Eliyle sinyal işareti yapıyor) Sen görmüyor adam çık çık çık?
-Sinyali hep yanıktı ama.
-Yok! O çık çık, sen geçme!
-İyi de hep çık çık o?
-Yok! Nerden gelirsin?
-Odessa.
-Kızlar güzeeel? Hehehe
-Güzel. Ukrayna hep güzel.
-Yol kötü. Sen hızlı gittin. Ne yapçız?
-Ne yapmalı?
-Ceza var. 100 evro!
-100 evro? Oo çok para.
-Çok. Ne yapçız?
-O kadar euro yok bende.
-Grivna?
-O bitti. Bal aldım. Honey. Bildin?
-Bal! Bal çok burda. Lira var?
Cüzdanı açtım:
-Lira 200 var. Veremem. 2.000 Grivna.
-O ne?
-Bunlar dinar. Sırbistan dinarı.
-Kaç evro?
-50 lira falan. Euro bilmem.
-Eeeyh kuy şurya.
Koydum oraya 200 dinar. Tokalaştık.
-İyi yolculuk. Yavaş git.
-Merak etme.
(200 Dinar 4.6 lira yapıyor, 50 lira değil. Sanırım hayatımda verdiğim en düşük rüşvetti bu. Polis kuru hesaplamadan ortamdan kaçabilmek için epey uğraştım.)
Temmuz 2017, İzmail, Ukrayna