İş Dünyası

Ticari kalpazanlıklar

-İyi akşamlar! Vitrindeki yelek kaz tüyü mü?

-Hoş geldiniz. North Face o yelek.

-Markasını sormadım. Kaz tüyü mü, elyaf mı?

-Abi valla biz kaz tüyü diye aldık. Giyin, deneyin.

Denedim. XXL bedene zor girdim. Oysa The North Face’in kalıpları geniştir, garip. Duruşu bir tuhaf, logo Zeytinburnu Singer işi, rahatsız oldum:

“Hacı sahte bu ya.”

“Olur mu abi, gümrük kaçağı bu. Valla kaz tüyü diye aldık, hiç şikâyet de gelmedi.”

“Kaç lira peki?”

“Sana 200 olur. Valla aynısını yanda 650’ye satıyorlar.”

-Yanda mı? Aylardır kaz tüyü yelek arıyorum, bakmadığım AVM kalmadı, Çanakkale’nin bir ara sokağında iki dükkânda birden mi var?

-Abi benim kaynağım sağlam. Öyle modeller var ki, North Face’in kendi mağazasında bulamazsın.
-Anladım. Ben gidip bir yemek yiyeyim, duruma göre gelirim.

Çıktım, yan dükkâna girdim. Mağaza küçük, baştan aşağı The North Face dolu. Orijinal üstelik. Fakat tabelası falan o kadar gariban ki, yandaki kalpazanın dükkânı daha çok dikkat çekiyor. “Aynısı yanda 650 lira” demese, mümkün değil girmem içeri.

Kalpazanımız orada kaybetti. Sahtekârlık yapıyorsan, “aynısı orada 650, bende 200” demeyeceksin. Bende 500 desen neyse, üç kat fark var lan!

Bir markanın sahtesini satıyorsan, gerçek satıcıyı anma. Sendeki taklit malın da alıcısı vardır illa ki, fakat müşteri kalite arayışındaysa, “orası çok pahalı yea” diyerek boklamaya çalıştığın yere yönelir.

Kaliteden anlamayan adama elyafı kaz tüyü diye, kavağı bambu diye itelersin. Ama bilen adama “valla birebir aynısı, hem bizde daha ucuz” diye yürüme. Dallamalık yapma.

Hırsızlık her alanda kötü. İster tekstil, ister züccaciye. Fark yok. The North Face bir dünya tasarımcı çalıştıracak, deli gibi yatırım yapacak, sen 50 metrekare dükkânda “bende daha ucuz” diye adam dolandıracaksın. Sorana da tekstilciyim diyeceksin. Adamdan kan alırlar Kamil, kan.

Ocak 2017, Çanakkale

Bir de şu konular var

Siz ne dersiniz?

E-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.