ABD Başkanı John F. Kennedy’nin babası Joseph Kennedy çok zengin bir adammış. Her varlıklı insan gibi onun da borsada yatırımları varmış.
1929’da bir gün, Büyük Buhran’a üç ay kaldığını kimse bilmiyorken, Kennedy bir parkta ayakkabılarını boyatıyormuş.
Boyacı çocuk biraz geveze çıkmış. Abi var ya borsa diye bir şey var, şu kağıtlar acayip çıkacak, şu hisseler kesin düşer, falanca hisseden almak lazım, ayı, boğa, balina, YTD falan diye anlatmış durmuş.
Kennedy kararını o anda vermiş. “Bir ayakkabı boyacısı bile borsayla bu kadar ilgiliyse ve hisse senetleri hakkında atıp tutuyorsa, artık hisse senedi satacak kimse kalmamıştır,” diyerek elindeki tüm hisseleri satmış ve borsadan çıkmış.
Üç ay sonra Büyük Buhran patlamış. New York Borsası’nın çöküp ABD’nin karanlığa gömüldüğü acı dolu günlerde Kennedy, öngörüsü sayesinde tertemiz sıyrılmış olaydan.
2015 yılında ilk kez Bitcoin aldığımdan beri (1 BTC=340 USD) zaman zaman vakit harcadım kriptopara ve blockchain işlerine. Aralık 2017’de BTC 19.000 USD olunca birkaç kişiye durumdan bahsettim ama dalga geçmekle yetindiler.
Geçtiğimiz yaz 6.500’e gerilediğinde gelin fırsat var dedim ama yine bunun boş iş olduğunu söylediler. Çünkü ben ve benim gibi birkaç “boş adam” ilgileniyordu. Ponzi, sanal, kumar, saçmalık gibi ifadeler duydum bol bol.
BTC 60.000 USD değere ulaştığında aynı kişiler gelip lan iyiymiş bu, nasıl alıp satacağız, bir anlat bakalım demeye başladılar. Blockchain nedir, bu iş neyin nesidir soran yoktu, medya 60.000 dolaaaağğğrrr dedikçe, tüm alt coinler yükseldikçe gaza geliyorlardı sadece.
“Tamamdır,” dedim kendime, “çıkabilirim. Ayakkabı boyacısı mevzusuna döndü bu iş.”
Bunca zaman BTCTürk haricinde hiçbir yerli borsa kullanmadım. Çünkü para ve kolay kazanç ihtimali söz konusu olunca asil milletime pek güvenemiyorum. Hoş, Binance’e bile güvenmem, soğuk cüzdan ne güne duruyor?
O nedenle bugünkü Thodex olayına pek üzülemedim. Ne diyeyim, geçmiş olsun.
Nisan 2021, İstanbul