Kümes hayvanları arasında üvey evlat var mıdır deseniz, var derim. Hindi.
Tarih boyunca hiçbir toplum kendine yakıştıramamış hindiyi. Hep başka toplumlara itelemişler.
Hep ithal gelmiş garibim. Tipine de bir türlü karar veremeyip Türk horozu, Hint horozu falan demişler. Türk topraklarından geldiğini düşünen İngilizler turkey cock (turkey), Mısırlılar dikrum demişler.
Bazı toplumlar da Hindistanlı olduğuna karar vermiş. Fransızlar hint horozu anlamında cocq de l’Inde (dinde), Ruslar indeyka, Hollandalılar Hindistan’ın Kalikut limanına istinaden kalikutse haan (kalkoen) demişler, Finlandiya, Norveç, İsveç ve Danimarka da Hollanda’yı haklı bulmuşlar.
Almanlar kararsız kalmış. Önce Fransızlar’a katılıp kalkuhn, sonra karar değiştirip Türk horozu anlamında turkische hahn (truthuhn) demişler.
Herkes Hindistan’a itelemiş ama Hindistan da “benle alakası yok abicim, Türkiye’den geldi bu!” demiş, tarkee diye bize itelemiş.
Bir İspanyollar sahip çıkmış garibime. “Bunun adı pavo, bizdendir” demişler.
Öyle gariban, öyle vatansız bir hayvancık bu hindi. Zaten eti de lezzetsiz.
Askerdeyken o kadar hindi yedim ki, askerden geldiğimden beri bir daha ağzıma sürmedim.
Gavurların christmas yemeğinde bulunma nedeni de, Avrupalılar çok aç gezmişler eskiden. Verdikleri isimlerden de anlaşılacağı üzere ithal bir kuş olduğundan, hindiyi sadece zenginler yermiş. Bunlar da tavuğu, ördeği bile anca yeni yıl kutlamalarında gördüklerinden, hindi yiyebilmek zenginlik göstergesi olmuş. Tatsız tuzsuz ama doyurucu olunca, yılda bir hindi yiyerek şekil yapmışlar arkadaşlarına.
O zamanlar Instagram olsaymış hep hindi paylaşacaklarmış. “Turkey qeyfi with my husbish.”
Sonuç itibariyle, küffarın yılbaşında hindi yemesinin “Türkleri yemek” gibi bir yamyamlıkla alakası yok. Siz de yemeyin oğlum, tatsız tuzsuz, sası bir eti var zaten.
Aralık 2016, Çanakkale