Siyaset Toplum

Devlet baba

Bana Devlet Baba’nın resmini çizebilir misin Salvador? Şşş iki çiziktir lan? Bak ben eşkâlini veriyorum. Buna göre çiz, elimizde bulunsun. Gördüğümüzde tanıyalım, elini öpelim, saygıda kusur etmeyelim.

Sayın laik ve demokratik Türkiye Halkı! Korkmayın sizin devlet babanızla bi’ işim yok, benim eşkâlini verdiğim Devlet Baba, Altay İmparatorluğu’nun devlet babası.

Devlet Baba, öncelikle zayıf ve orta boyludur. İnce dudaklı, kısık gözlü, uzun yüzlü, kesinlikle sakalsız ve bıyıksızdır. Her gün tıraş olmaktan yanakları sarkmış, gerdanı çıkmıştır. Tepeden açılan saçları yanlarda kırlaşmıştır.

Yüzü asık, gözü kısıktır Devlet Baba’nın. Her zaman takım elbise giyer, fötr şapka takar ki ciddiyetini ve otoritesini korusun. Kalın kumaştan dikilmiş takım elbisesi koyu kahverengi veya kareli, siyah renklidir. Yakasında kendi babasının altın renkli rozetini taşır. Rugan ayakkabı giyer.

Bazen spor yapar Devlet Baba. Bez ayakkabılarını sıkıca bağlar, eşofman takımını giyip, fermuarını boğazına kadar çekerek hafif tempolu koşu veya yürüyüş yapar. Sporun fazlası otoritesini sarsabilir, o nedenle basketbol, futbol falan oynamaz.

En az 10 yaşında, mat lacivert veya koyu yeşil renkte bir arabası vardır. Alaşım jant olmaz, fabrika çıkışı 14 inch kapaklı jant kullanır. Arabasında sigara içilmesine izin vermez. Şoför koltuğunda bel ağrıları için minder bulundurur. CD player, mp3 player gibi gereksiz aksesuarlar bulundurmaz. Mutlaka emniyet kemerini takar, eller saat dokuzu çeyrek geçe pozisyonunda, orta şeridin sol yanına ilişip 65 km/s hız sınırına uygun olarak kullanır. Arabası da kendisi gibi ciddidir. Selektör yapanları görmezden gelir, solladığınızda kötü kötü bakar.

Her şeyin ilk yapıldığı tarihte doğru yapıldığını düşündüğü için, arabadaki yangın söndürme tüpü ve ilk yardım çantası da 10 yaşındadır. Tedbir olarak değil, taşıması gerektiği için taşır. O nedenle, aldığı tedbirler gerekli durumlarda hiçbir işe yaramaz.

Koyu sarı renkteki evinin koridorlarındaki hakim renk, gridir. 1930′ların modasına uygun olarak dekore edilmiş evinde, çizgili ahşap görünümlü mobilyalar, demir masalar ve koyu renkli koltuklar bulunur. Evin duvarlarındaki çeşitli tablolarda, babasının vecizeleri ve fotoğrafları yer alır.

“Babamın Köşesi” diye bir köşe bulunur evinde. Üzerinde babasının heykeli, fotoğrafları, yaşarken kullandığı eşyalardan bazıları yer alır. Ülkede yolunda gitmeyen bazı şeyler olduğunda bu köşenin önüne diz çöküp gözyaşı dökerek kızdığı adamları babasına şikâyet eder.

Evde Türk Sanat Musikisi dinlenir. Devlet Baba kültürlü görünmek için opera da dinler ama yabancı dil bilmediği için söylenenleri anlamaz. Bazen operaya gitmek zorunda hisseder kendini, onuncu dakikada uyuklamaya başlar.

Yemeğini mutlaka yemek odasında, tam vakti geldiğinde yer. Evi genelde yemek ve çamaşır suyu kokar.

Annesi tarafından “evde kalmamış, biraz pul biber verir misiniz?” diye gönderilen çocuklara kötü kötü bakar. Pul biber için gelen çocuk, öncelikle gerektiğinde Devlet Baba’ya canını feda edeceğine dair yemin etmeli, daha sonra Devlet Baba’nın evin diğer odalarında oturan çocuklarından çeşitli evraklar toplamalıdır.

Aslında Devlet Baba, çocukları sever. Zaten ülkesinde yılın bir günü çocuklara adanmıştır. Bu özel günde, güneşin altında esas duruşta dikilip şiirler okuyan çocukları seyretmeye gider. Alkışlamaz! Otoritesi zayıflayabilir alkışlarsa. Sadece gergin dudaklarının kenarında bir gurur kıvrımı oluşur, başını hafifçe öne eğip, belli belirsiz sallar.

Bu adam, insanlardan, özellikle gençlerden nefret eder. Çevrede sigara içen bir genç gördüğünde dilini dişlerinin arasına sıkıştırıp “çk çk” yapar. “Bizim zamanımızda böyle değildi, çok bozuldu gençlik” falan der. Koltuğunun altına mutlaka siyah beyaz, kendisiyle aynı fikirleri konuşan bir gazete sıkıştırarak gezer.

Başka gazeteleri, kaynakları falan okumaz, okumaya ihtiyaç duymaz. Çünkü zamanında kendi babasının anlattıkları beyin hücrelerini tamamen doldurmuştur, yenilerini eklemeye çalıştığında beyninin cidarları zorlanır, sıkıntı yaşar.

Yeniliğe karşıdır. Özellikle internetten nefret eder. Evde interneti kısıtlayabilmek için çeşitli denemelerde bulunur. Ancak kafası yeni teknolojiler konusunda biraz yetersiz olduğu için, evin yaramaz çocukları onun kısıtlama kurallarını pek dinlemezler.

Mahallenin gençlerini sevmez. 7/24 bayrak asılı olan penceresinden dışarıdaki güneşli güne bakıp, gergin dudaklarını kıpırdatarak kendi kendine söylenir. Ne dediğini kimse bilmez, genelde kendi de anlamaz.

Devlet Baba, yıllar önce evlenirken koyduğu kurallara uymaya özen gösterir. Disiplinlidir. Kurallarının eskimiş ve günün şartlarının dışında kalmış olması onun için sorun teşkil etmez. Çünkü ona göre, bu kurallar onun gençliğinde geçerli olduğuna göre şimdiki gençler için de geçerli olmalıdır.

Devlet Baba, askeriyeyi sever ve saygı duyar. Askeriyenin onun canını, namusunu ve ülkedeki rejimi koruyup kolladığına inanır. Eğer bir yasadışı olayda bir askerin adı geçerse, haklı haksız dinlemeden askerin tarafını tutar. Vicdani ret kavramını ortaya atanlar korkak ve vatan hainidir. Askerin çeşitli dönemlerde darbe yapmasına göz yumabilir.

Devletinin sosyal hukuk devleti olduğuna inanır, kırmızı çizgilerini çiğnetmez, kızdığı kişileri ağır bir dille kınar. Klişesi bol bir amcadır.

Yaptığı anlamsız çıkışlar ve herkesi düşman bellemesi yüzünden komşuları tarafından pek sevilmez. Tek dostu olan Devlet Ana ve 7 çocuğuyla birlikte sarı badanalı dairesinde yaşar. Çocuklarını da pek sevmez aslında. Ezer, bağırıp çağırır, yan dairedekilerin gelip onları yiyeceğini söyleyerek korkutmaya çalışır. Çocukları çalışıp para kazanır, o da çocukların kazandığını “ben sizin babanızım, babalık borcunuzu ödeyin,” diyerek ellerinden alır.

Adil değildir. Çocukları arasında ayrım yapar. Evin doğusunda kalan odadaki çocuklarını sürekli aşağıladığı ve diğer kardeşleri karşısında onurlarını kırdığı için çocukları isyan ederler. Onlara “asi evlat” der. Döver. Çocuklar da babaları tarafından yeterli eğitim ve terbiye görmedikleri için komşulara şikayet ederler, bu kez “çocuklarına kötü davranan baba” sıfatını alır, komşularından iyice soğur, hepten içine kapanır. Yaramaz çocuklarının mahallenin diğer çocuklarıyla bir olup pencereye sapanla taş atmasının kabahatini asla kendinde aramaz.

Geçmişte dedesinin kazandığı başarılarla övünür, dedesinin aldığı evde oturur ama bir yandan da onun torunu olmadığını iddia eder. Avrupalı olmak ister, İngilizce konuşamaz. Doğuya bakmak ister, babasının kurallarına ihanet etmemek için bakamaz. Kafası çok karışıktır, o yüzdendir bu hantallığı, hımbıllığı.

Devlet Ana’nın da Devlet Baba’dan aşağı kalır yanı yoktur. Kısa boylu ve biraz kiloludur. Sarkmış yüzünü kırmızı ve pembe tonlu makyajla iyice çirkinleştirmek için itinayla çalışır. Yüzü asık, gözü kısıktır. Beyaz gömlek ve siyah ceket altına, tayt veya dizaltı etek giyer, tombul ayak bilekleri kısa topuklu rugan ayakkabılarından taşar. Erkeklerden, insanlardan nefret eder. Komşularından kaçarak kendini hapsettiği evinde yalnızlığını sekiz kediyle paylaşır ve kedilerini çocuklarından bile çok sever.

Salvador! Abi bu adamın resminin çizilmesine imkân var mı?

Mayıs 2009, Ankara

Bir de şu konular var

Siz ne dersiniz?

E-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.