Kültür Bakanlığı’nın yerinde olsam alırım önüme Han Duvarları şiirini, oturur incelerim. Bu şiiri topluma nasıl kazandıracağımı düşünürüm.
Ne yaparım? Mesela şiir boyunca Faruk Nafiz’in takip ettiği rotanın haritasını çıkarırım.
Üç gecelik bir yolculuktan, üç ayrı kervansaraydan bahsediliyor şiirde. Bu kervansarayları eklerim rotaya. Gerekirse odalardan birine Maraşlı Şeyhoğlu’nun şiirlerini kazırım, sanki o günden kalmış gibi.
Kervansaraylarda şömine başında çay servisi yaptırırım, sıcak muhabbet ortamları oluştururum. Hanın bahçesine birkaç at, birkaç köpek bağlarım. Ziyaretçi atmosfere kapılsın isterim.
Edebiyat, tarih sevdalılarına bir günde dolaşabilecekleri mis gibi bir harita çıkarmış olurum.
İnsanlar mutlu olur, bölge para kazanır.
Peki, durum nasıl?
Şiirdeki ilk han, Ulukışla’daki Öküz Mehmet Paşa Hanı. İkinci han Niğde’deymiş ve ismini net olarak bilen yok şu anda. Üçüncü han ise Merzifonlu Kara Mustafa Paşa’nın İncesu’da yaptırdığı han.
Niğde’deki han muhtemelen yıkılmış, yerinde yeller esiyor. Öküz Mehmet Paşa ve Kara Mustafa Paşa hanlarının kapılarında kocaman asma kilitler ve zincirler var.
Han Duvarları bu bölgede geçen belki de en muhteşem edebiyat eseri. Fakat bırak şiiri, Faruk Nafiz’in adını bilen yok buralarda.
Eğitimin yıl sıralamasını futbol takımı gibi değiştireceğinize içini doldurun. Belki o zaman bir şeyler olur bu ülkede.
Mayıs 2018, Niğde