Kampçılığa yeni başlayanlarda hep bir vahşi hayvan korkusu olur. Oysa Türkiye vahşi hayvanlar konusunda en güvenli ülkelerden biridir, çünkü kamplara, insanlara saldıracak yoğunlukta vahşi hayvan maalesef yok bu topraklarda.
Türkiye topraklarında 160 memeli, 466 kuş, 120 sürüngen, 22 kurbağa, 127 tatlı su balığı, 384 deniz balığı olmak üzere toplam 1279 omurgalı tür bulunuyor. Zengin bir faunamız var.
Memeliler arasında boz ayı, çizgili sırtlan, yaban kedisi, bayağı vaşak, step vaşağı, bataklık vaşağı, Anadolu parsı, Anadolu leoparı, Hazar kaplanı, Asya aslanı, Asya fili varmış zamanında.
Ama avlaya avlaya canına okumuşuz bu hayvanların. Asya aslanı ve Asya fili 19. yüzyılda, Hazar kaplanı ve Anadolu leoparı 1970’lerde kaybolmuşlar.
Boz ayı, vaşak, kurt, sırtlan, çakal, tilki, sansar falan bir şekilde yaşamaya devam ediyor olsa da türlerinin çok da güvende olduğunu söyleyemeyiz.
Kamplarda sadece ayı ve vaşak risk oluşturur ki onların da yaşadığı bölgeler bellidir.
Aptallığı nedeniyle kamplarda en çok risk teşkil eden hayvan domuz. Etçil değil, avcı değil, ama bildiğin geri zekalı olduğu için beklenmedik sıkıntılar yaşatabilir insanlara.
Büyük yırtıcılar insanlarla karşılaşmamak için uzak durmaya çalışırlar. O nedenle güvenlik için büyük hayvanlar yerine küçüklere dikkat etmek gerekir. Yılan, çıyan, akrep, örümcek, kene gibi küçük türler asıl riski oluşturan canlılar.
Türkiye’de 958 örümcek, 47 yılan, 14 akrep türüyle birlikte bol bol da çıyan var. Bunların bazıları tıbbi müdahale gerektirecek kadar zehirli, bazıları da sadece can yakıcı. Tabi zehirli olmasa da çadırda uyurken kulağının dibinde bir çıyanın dolanmasını kimse istemez. İyi bir çadır ve kaliteli ekipmanlarla bu riskleri bertaraf etmek de oldukça kolaydır.
Hülasa, eğer kamp yaptığınız bölgenin flora ve faunası hakkında bilgiye sahipseniz, ekipmanınız kaliteliyse ve kampınızın güvenlik önlemlerini aldıysanız hiçbir sıkıntı yok.
Aynen devam.
Eylül 2020, Ankara