The Godfather’ın kitabını okumayan, filmini seyretmeyen yoktur. Vito Corleone’nin en büyük derdi, özellikle Tattaglia ve Barzini ailelerinin durup durup kendisine ve ailesine sataşmasıydı. Pazarına bulaşmak, yanlış işlere zorlamak, ekibi arasına ikilik sokmaya çalışmak gibi saçmalıklardan geri durmazlardı. Vito Corleone ise bu sıkıntıları alışıldık yollardan çözmeye çalışırdı. Efendi adamdı çünkü.
Kendisine suikast yapıldı, ajanı Luca Brasi ve oğlu Sonny öldürüldü, bunlara rağmen efendiliğini bozmadan toplantılar düzenleyip “arkadaşlar yapmayın, gelin barış yapalım,” falan dedi.
Dinleyen olmadı. Hatta “Baba yaşlandı, korkak davranıyor,” diyerek efendiliğini korkaklık sandılar.
Sonra ne oldu? Konuyla hiç ilgisi olmayan, abileri gibi mafya ortamında büyümemiş olan, efendi efendi okulunu okuyan Michael Corleone eve geldi.
“Ufacık meseleler amma da büyümüş,” dedi. Ve basit bir organizasyonla, sadece bir saat içinde beş ailenin de babasını temizleyerek savaşları da, kavgaları da ortadan kaldırdı. Ne Tattaglia kaldı ne Barzini. Zavallı Tessio bile 50 yıllık hizmetinin sonundaki küçücük ihanetinin bedelini canıyla ödedi.
Don Vito Corleone’nin alıştığı sistemde bu yol yoktu. Michael Corleone onların alıştığı sistemi bilmediği için açtı kendi yolunu.
Aynı piyasada, aynı sorunlarla uzun süre boğuşursanız körelir, yeni çözümler üretemezsiniz. Odak noktanız daralmaya, sorun gözünüzde büyümeye başlar.
Bunun için en iyi yol, mevcut soruna, konuyla hiç alakası olmayan bir yabancı gözle bakmaktır.
Şöyle bir geri çekilip bir süre başka işlerle ilgilenirseniz, bir süre sonra yepyeni bir enerjinin getirdiği alternatif çözümlerle şak diye sonuca ulaşırsınız.
Bakış açınızı değiştirin.
Eylül 2018, Ankara