Cesaret ve aptallık arasında çok ince bir çizgi vardır. Bir düşman ile savaşacaksanız sadece yürek yetmez. Kendi silahınız da düşmanınki kadar güçlü olacak. Tanka taş atarak sadece ajitasyon malzemesi olursunuz.
Ticaret cephesinde ekonominiz güçlü olacak. Savaş cephesinde kendi silahlarınızı kullanacaksınız. Sosyal medya cephesinde kendi sosyal medya gücünüzü. Teknoloji cephesinde kendi geliştirdiğiniz teknolojileri. Bilim cephesinde kendi ürettiğiniz bilimsel gelişmeleri kullanacaksınız.
Düşman dediğiniz her kimse artık, ister şahıs olsun, ister şirket, isterse ülke. Onunla savaşmak işin kullanacağınız silahları yine ondan satın alıyorsanız o savaşı baştan kaybettiniz demektir.
Şu anda o durumdayız. Sosyal medyada İsrail’e lanet okuyorsunuz. İsrail’in kankası ABD’nin ürettiği cihazlar üzerinden, onlara ait sosyal medya platformlarını kullanarak.
Ayağınızda düşmandan parayla satın aldığınız ayakkabılar, elinizde serinlemek için yediğiniz düşman malı dondurmalarla bir yandan bu ürünlerin sahiplerine taksit ödüyor, bir yandan sosyal medyada atar gider yapıyorsunuz.
Filistin diye bağırıyorsunuz. Filistin’i görmeden, tarihini okumadan. Evvelini bilmediğiniz konunun ahiri hakkında atıp tutuyorsunuz.
Ne mi yapın? Önce kendinizi geliştirin. Yatırım yapmadığınız, her haltı ithal ettiğiniz sürece dolar da yükselir, euro da. Konsolosluk önünde şerefsiz İsrail diye bağırırsınız, içeride şampanya yudumlayıp sizinle dalga geçerler. Kendi kendinize mental mastürbasyon yapmaktan öte gidemezsiniz.
Önce bir bakın kendinize. Ülkeniz için ne yapıyorsunuz da gelişme bekliyorsunuz? Kendinize bunun cevabını verdiğiniz gün dolar da düşer, saygınlığınız da yükselir.
Vatana faydalı olursanız, çocuğunuzu ona göre yetiştirirseniz o da kendi gibilerine oy verir. O zaman gerçekten bir şeyler değişir. Aksi takdirde kendi basiretsizliğiniz, kendi cahilliğiniz yüzünden kendiniz gibi adamları yollarsınız meclise. Muhalefeti de hükümeti de bu kadar olur. Sen nesin ki, seçtiğin ne olsun?
Mayıs 2018, Akhisar, Manisa