Siyaset Toplum

Ah benim türbanlı bacım

Annelerinizin, babalarınızın bundan 15-20 sene önce neler çektiğini görmediniz. Başlarındaki örtüye nasıl saygı gösterdiklerine, onu nasıl canla başla savunduklarına şahit olmadınız.

Üniversitedeydim. Türbanla üniversite diye çığlıklar atıyordunuz ve sizi destekliyordum. Çektiğiniz acılara şahit oluyordum. Bu ülkenin her kesimden okumuş insana ihtiyacı var diyordum.

Sonra bu şansı buldunuz. Mezuniyet çağınız da çoktan geldi geçti ama türbanlı bilim kadını, akademisyen, doktor, avukat sayısında pek artış göremedim. Şöyle ses getiren, kayda değer işler yapan bir STK çalışmasına da şahit olamadım.

Görebildiğim tek artış, akşam sabah AVM dolaşıp pahalı markalardan alışveriş yapan, lüks otomobillerle oradan oraya dolaşan, kafe ve restoranları dolduran türbanlı hanım sayısında oldu. Bunun için üniversite okumanıza gerek yoktu ki.

Sahi siz türbanı Huqqa’da, Shubra’da bitirim gençlerle kesişip, telefonun ön kamerasına nargile dumanı üflerken kullanılacak bir aksesuar mı sanmıştınız?

Türban bir aksesuar değildir hanımlar. Tesettür giyim modası İslam’ın bir emri olduğu için değil, bu ülkenin muhafazakâr kesiminin cebi para gördüğü için başladı. Yoksa bundan yıllar önce de Katar’da, Suudi Arabistan’da, Libya’da Avrupalı lüks markaların ürettiği kanduralar, dişdaşalar vardı. Paranız için geldiler kapınıza, imanınız için değil. Görüyorum ki çok kolay teslim olmuşsunuz.

Elinizdeki nimetlere şükrederseniz artar o nimetler. Şükretmezseniz elinizden alınır. Üstelik öylece kalmazsınız, gazab-ı ilahi başlar ve eski güzel günleri mumla ararsınız.

Eyyorlamam bu kadar.

Mayıs 2018, Balıkesir

Bir de şu konular var

Siz ne dersiniz?

E-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.