Beylikdüzü’nde şık bir züccaciye mağazası açıldı geçen ay. Sahibi Muhammed Bey Suriyeli, 2.5 yıl önce gelmiş Türkiye’ye.
Suriye’de züccaciye üzerine 30 yıl ticaret yapmış, 6 mağazasıyla iyi paralar kazanmış. Sonra savaş çıkmış, film bitmiş.
Eşi, iki çocuğu, ailesi savaşta öldüğü için sahip çıktığı yeğeni ve bir miktar sermayesiyle Türkiye’ye gelmiş Muhammed Bey.
Çeşitli işlerde çalışmış, Türkçe öğrenmiş. Sonra bildiği işi, züccaciyeyi ülkemizde yapmaya karar vermiş ve bu mağazayı açmış.
Muhammed Bey’i sadece birkaç aydır tanıyorum. Hani özlediğimiz İstanbul beyefendileri vardır ya, aynısı. Oturması, kalkması, konuşması, ticaret ahlakı…
Bugün mağazasında sohbet ederken iki kadın ve 12 yaşlarında bir çocuk girdi içeri. Ürünlere baktılar. Birkaç parça beğendiler, tezgâhtara sordular, kenara ayırdılar. Her şey gayet güzel.
O esnada Muhammed Bey, kasanın arkasında oğlu Abdullah ile Arapça bir şeyler konuştu. Bunu duyan kadın şöyle bir baktı kasaya doğru, “ay bunlar Suriyeli mi,” dedi yanındaki arkadaşına. “Evet efendim, mağazamızın yatırımcıları Suriyeli,” diyerek müdahil oldum konuya
Kadın elindeki ürünleri bıraktı, çocuğunun kolundan tuttu, yüzünde tiksinen bir ifadeyle kasaya doğru bakarak “ayyy kuruşum nasip olmasın bunlara,” diyerek çıktı mağazadan.
Muhammed Bey’e baktım. 50 yaşında adam neredeyse ağlayacak. Gözleri bulutlandı, dudakları falan bir titredi. “Boşver be abicim, cehaletin memleketi olmaz, bizde de var bol miktarda,” diyerek gittim yanına.
O kadın bu yazıyı okumayacak ama içimde kalmasın. Sen o kıymetli kuruşlarının tamamını versen tamir edemezsin bu adamın kırılan kalbini ablacım. İnsan kınadığını yaşamadan ölmezmiş. Bir gün vatansız kaldığında umarım düşünürsün bu mağazada kurduğun o aşağılık cümleyi.
Vatansız kalmanın ne olduğunu yaşamadan bilemezsiniz. İt kopuk her ülkede olduğu gibi Suriye’de de var. Sokaklarda dikkat çekenler de onlar. Asıl zengin Suriyeliler Avrupa’ya gittiler zaten. Türkiye’de yatırım yapan, katma değer sağlayan çok Suriyeli tanıyorum. Muhammed Bey bunlardan sadece biri.
Ve bu adamları dışlayarak, aşağılayarak sadece biz kaybederiz. Hem para kaybederiz hem de insanlığımızı. Yapmayın.
Mayıs 2018, Beylikdüzü, İstanbul