Bulunduğum yer, Yahya Çavuş Tabyası. Hemen önümde İngiliz mezarlıkları, arada yazlık ve villalar, körfezin karşı kıyısında da Kilitbahir Kalesi var.
Yahya Çavuş’u anlatmaya gerek yok. Merak edenler okur, öğrenir. Asıl konu, Yahya Çavuş’un yattığı şehitlikten bize lanet ediyor olması.
Aşağıdaki koyda yüzlerce insan can verdi. Bizim yaptığımız ise oraya deniz manzaralı villalar dikmek oldu. Kimilerinin garsoniyer olarak kullandığı, sağdan soldan getirdiği eskortlarla takıldığı, bahçesinde oturup birasını içtiği, yaz gecelerinde müziğini açıp dans ettiği bir ortam oldu bu minik körfez.
Yahya Çavuş engel olmasa ve İngilizler karaya çıksa, zaten bunu yapacaklardı. O zaman niye savaştı bu adam?
Böylesine şiddetli bir çıkarma operasyonuna sahne olan, topraktan hala mermilerin, süngülerin çıktığı acı dolu bir körfeze imar izni verilebiliyor bu ülkede.
Normandiya’ı gezenler bilirler. Savaş gecen hafta bitmiş gibidir, öyle iyi korunur çıkarma bölgesi.
Biz, içine bina yapıyoruz. Kendi şehitliklerimizin, düşman mezarlıklarının manzarasında eğleniyoruz.
18 Mart gelince de vay benim kahramanlarım.
Oldu canım.
Mart 2016, Çanakkale