Siyaset Toplum

Ayasofya nasıl açılacak?

Ayasofya’nın cami olarak açılmasının anlamı büyük. Türkiye’nin öyle veya böyle kendi yolunu çizmeye çalıştığını göstererek başlar, saymakla bitmez alt mesajlar.

Peki gerçekten cami mi olacak Ayasofya?

Yoksa İslami moda denen zırvanın pençesinde kıvranan çok süslü, aşırı makyajlı, türbanlı kızlara selfie mekanı mı olacak?

Hangi Müslümanlar namaz kılacak Ayasofya’da?

Abdest almayı bilmeyen, taharetten bihaber, 32 farzdan haberi olmayan, namazın farzını sünnetini sayamayan ama namaz dendi mi celallenen, İslam’dan habersiz Müslümanlar, Turan’dan habersiz milliyetçiler mi?

Cumadan cumaya camiye gidenler mi, yoksa farz namazları umursamayıp vacip olan bayram namazı için yılda iki kez camiye koşanlar mı?

Peki kimler namaz kıldıracak Ayasofya’da?

Cemaatin, tarikatın anlamını çoktan unutmuş sapkın tarikatların üyeleri mi?

FETÖ’den yadigar kalan ılımlı İslam, dinler arası diyalog saçmalıklarını savunan, hak mezhepler hakkında fikri olmayan, Ehlibeyt hakkında ileri geri konuşan Diyanet yetiştirmeleri mi?

Diyanet’in yetiştirdiklerinin kaç tanesi Ayasofya gibi bir mabedde insanlara önderlik edecek seviyede?

Fatih’in, Akşemseddin’in, Zenbilli Ali Efendi’nin, Ebussuud Efendi’nin namaz kıldırdığı mihraba çıkacak donanıma sahip mi Diyanet’in yetiştirmeleri?

Nasıl kılınacak namazlar?

Selatin camilerine bakalım. Mimar Sinan’ın, Sedefkar Mehmed Ağa’nın, Atik Sinan’ın, Ali Neccar’ın binbir hesap yaparak akustik sanatının doruklarına ulaştırdığı tarihi camilere o cızırtılı hoparlörleri, dev klimaları takanlar, her yerden gecekondu gibi sıva üstü kablolar çekenler, kalem gibi minarelerin şerefelerine baz istasyonları çakanlar Ruslar değil, İngilizler değil. Ayasofya’yı teslim etmeye hazırlandığımız Diyanet yaptı bu işleri.

Ayasofya da mı böyle olacak? Dünyanın en büyük kubbesiydi yapıldığında ve kubbe boyu kadar akustik kalitesi de önemliydi.

Şimdi o çirkin hoparlörleri takmaya utanmayacak mısınız böyle bir akustik harikasına?

Türkiye’nin başına gelen en büyük belalar zafer çığlıkları ve kahramanlık hikayeleriyle geldi bugüne kadar.

Dilerim ki Ayasofya’daki zafer çığlıkları yarın hıçkırıklar olarak dönmesin üzerimize.

Temmuz 2020, İstanbul

Bir de şu konular var

Siz ne dersiniz?

E-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.