“Almanya’da nüfusu kontrol altında tutabilmek ve diğer türlerin risk altına girmesini engellemek için devlet gözetiminde yılda 500.000 tilki öldürülüyor. Bunların büyük kısmını kızıl tilkiler oluşturuyor.
Tilkilerin bir kısmı avcılar tarafından, bir kısmı da kümes hayvanlarını korumak isteyen çiftçiler tarafından silah veya tuzaklarla öldürülüyor.
Hayvanın postu ölür ölmez yüzülmek zorundadır, geç kalırsan yüzemezsin. Avcılar yüzmekle uğraşmak istemedikleri için öldürüp bırakıyorlar. Sadece bir kısmı deriyi yüzüp bizim gibi firmalara getiriyor. Biz de temizleyip işleyerek bu ürünleri yapıyoruz.
Her yıl yarım milyon tilki bu şekilde öldürülürken kaç tanesi ekonomiye dahil oluyor biliyor musun? Sadece yüzde üçü. Kalanı çöp olup gidiyor doğada.
Bu durum doğal kaynakların israfıdır. Nüfus kontrolü için öldürülen bu hayvanların ekonomiye kazandırılmasının önündeki en büyük engel de hayvan koruma dernekleridir. Hayvanları koruduğunu sanan ama doğanın dengesi ve ekonomi hakkında hiçbir şey bilmeyen sözde hayvanseverler yüzünden üzerimizde yoğun bir baskı var.
Biz kötü bir şey yapmıyoruz. Zaten ölmüş olan hayvanları ekonomiye kazandırıyor, insanların binlerce yıldır olduğu gibi doğal kaynaklardan yararlanmasını sağlıyoruz. Doğayı koruduğunu iddia edenler ise sentetik kumaşlardan, petrol ve kimyasal içeren hammaddelerden üretilmiş kıyafetler giyip, hem kendi sağlıklarına hem de doğaya zarar verdiklerine bakmadan bize saldırıyorlar.
İnsanların bu konuda bilinçlenmesi lazım.”
Bu sözler tavşan, tilki ve çakal postlarından şömine önünde yatmalık post, battaniye, minder, anahtarlık gibi ürünler yapan bir Alman firmasının sahibine ait.
Tam ikna olacaktım ki tilki postundan bir battaniyenin 1.500 euro olduğunu görünce yeniden hayvansever oldum.
Şubat 2020, Frankfurt, Almanya