Yaz geliyor. Kısmetse sezonu açacak ve işe bile bisikletle gitmeye başlayacağız. Hafta sonu kırlarda, hafta içi asfaltta kalori yakacak, bisikleti hem ulaşım hem spor hem de eğlence maksadıyla kullanacağız.
Dağlarda bisiklet sürerken hiç sıkıntı yok. Tilki, domuz, bazen çakalla karşılaşır, çoban çeşmelerinden su içer, ter içinde yanarken derelerde serinleriz.
Ancak şehir içi korkunç. Bisiklet yolu yok, bisiklete düşman halk kitleleri yaya olarak kaldırımları, direksiyon başında yolları işgal ediyorlar.
İnsanların kötülüğüne alışkınız ancak son dönemlerde başımıza yepyeni bir bela sarıldı: Sokak köpekleri!
Hareket eden her şeyin peşine koşan, birçok kez kaza atlatmama neden olan bu yaratıklarla baş etmek zor.
Oyun istiyorlar, yanında mama taşı falan demeyin. Ben kimseyle oynamak da istemiyorum, saldırmasın diye rüşvet vermek de istemiyorum.
Biz ülke gelişsin, herkes bisiklete binsin, sağlıklı yaşasın, çevre korunsun istiyoruz. Bir kısım insan da sokaklar köpeklerin olsun, yer gök mama ve köpek dışkısı dolsun, güvenlik diye bir şey olmasın istiyorlar.
Bir süredir dikkat ediyorum. İş – ev arasındaki 16 km’lik rotamda yüzden fazla köpek var artık. Çılgınlar gibi çuvalla mama döken bazı tipler yüzünden bölgeleri sahiplendiler, herkesi tehdit olarak görüp saldırıyorlar.
Eğer başıma bir iş gelirse sorumlusu, şehrin ortasında sokak köpeği besleyen kitledir.
Öyle bir durumda belediyeleri beklemem, 5199 da umurumda olmaz, kendi güvenliğimi sağlamak için bir kısım çözümler üretirim.
Burada not olarak dursun bu.
Nisan 2022, İstanbul