Yaklaşmakta olan gıda krizinden iki yıldır bahsediyorum. Dalga geçenler de oldu, komplo teorisyenliğiyle itham edenler de, felaket tellalı diyenler de…
Kim ne derse desin, birilerinin ittirmesiyle ve zorlamasıyla korkunç boyutlarda bir kriz yaklaşıyor ve süreç hiç kolay olmayacak.
Kriz tüm dünyayı etkilerken Türkiye gibi beceriksiz tarım politikaları yürüten ülkelerde durum hepten zor olacak.
Devletimizden marketlere ceza kesmek, fiyatları sabitlemeye çalışmak ve tüccarı stokçulukla suçlamak gibi popülist davranışlar dışında bir eylem göremedik.
İleride de göremeyeceğiz. Çünkü bu kriz, bir kısım yöneticilerin yeni dünya düzenini oturtabilmek için ihtiyaç duydukları bir durum.
Domates yemesek de olur, salatalık şart değil diyebilirsiniz. Gerekirse simit yeriz demişti ya dün şımarık kahkahalarıyla külliyeyi inleten kişi, buğday olmazsa, susam olmazsa simit de yiyemezsiniz.
Karnını parayla değil tarımla doyurmayı ve kendini gerekirse kaba kuvvetle savunmayı bilmeyenler için çok zorlu bir süreç yaklaşıyor.
Milyonluk dairelerinizin duvarlarını, pek havalı arabalarınızın lastiklerini kemirmek istemiyorsanız önlem alın. Markette olmayanı üretmeyi, elektrik yokken gıda saklamayı öğrenin.
Gıdaya ulaşmak için her şeyi deneyebilecek potansiyelde insanlarla bir arada yaşadığınızı unutmayın bu önlemleri alırken.
Sevgiler.
Nisan 2022, İstanbul