Siyaset Toplum

Güvenlik anlayışımız

Pazar günü, öğlen saatleri. Çilingoz’da kampı toplamış, orman yollarından longozlara doğru keşif maksadıyla ilerliyorum. Çevrede kimseler yok. Toprak yol bir yerde Saray – Demirköy yoluna bağlanıyor. Kalabalık.

Çamur içindeki @arazirefik ve çoluk çocuk pikniğe giden tertemiz arabalar, hep birlikte ilerlemeye başlıyoruz.

İleride jandarma kontrolü var ve Refik kesinlikle şüpheli araç. Neden bilmiyorum ama her aramaya takılıyoruz Refik’le. Burada da sağa çekip araçtan inmemiz söyleniyor. Suratsız bir jandarma komutanı ve iki asker, arabayı aramaya başlıyorlar.

Sol kapı cebinde kol kadar kamp bıçağı, mutfak çantasında Sırp kasap bıçağı, şef bıçağı, bagajda malum balta, biri 20, diğeri 36 kalibre iki adet otomatik tüfek, beş adet şarjör, fişek kutusunda 120-130 adet tek kurşun var. Bir de sürücü koltuğuyla kapı arasında “zopa”.

Nereye gittiğimden ne iş yaptığıma kadar bin çeşit soruya maruz kalıyorum. Araç didik didik aranıyor. Drone’u bile çantasından çıkarıp kontrol etmeye çalışıyor. Çünkü ne yapıyormuşum onunla. Sanırsın SİHA buldu bagajda.

Cüzdanımın içine bile bakıyorlar. Tek atladıkları cep telefonunun fotoğraf galerisini açtırmak.

Arama bitiyor, haliyle kanun dışı bir şey yok. Jandarma komutanının gözü benim sopaya takılıyor. “Bu 6136 yalnız,” diyerek alıyor sopayı. Bıçaklar, baltalar, şarjörler takılmıyor, 40 cm sopa takılıyor kanuna.

Elinde benim sopa, işlem yapacakmış gibi heyecanla arabasına doğru giderken bunu taşımamın sebebini soruyor. Kamp yaptığımı, serserisinden vahşi hayvanına kadar türlü risklerle karşılaştığımı söylüyorum ama tınmıyor. İşlem yapacakmış gibi triplere girip sonra vazgeçiyor, atıyor sopayı ağaçların arasına doğru. Bıçağı alsa bu kadar koymazdı. Çünkü bıçağa para, sopaya emek verdim.

Yola devam ederken düşünüyorum. Kötü niyetli insanlar belinde silahla dolaşırken iyi niyetli vatandaşın elindeki sopaya el koyan bir güvenlik anlayışımız var.

Külliyen yanlış. Bu zihniyet değişmek zorunda. Ekonomi falan bir şekilde düzelir, biz edep, saygı, adalet gibi hasletlerimizi yitiriyoruz.

Ekim 2020, Kırklareli

Bir de şu konular var

Siz ne dersiniz?

E-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.