Odessa’da küçük bir dükkanda, tozun içinde bulmuştum bu imbiği. Kıymeti bilinmemiş, mağazanın arkasında kaybolup gitmişti.
Çok bir fikrim yoktu aslında, Fırat edasıyla “bir şey yaparım ben bunla ki,” dedim, attım bagaja.
İstanbul’da bir işe yaradı mı, hayır. Evin balkonunda yattı durdu aylarca. Sonra çiftliğe getirince yerini buldu kerata. Taş yerinde ağırdır derler ya, insan da olsa, eşya da olsa kıymetinin bilindiği yerde işe yarıyor.
Dağlardan topladığım kekikleri doldurdum içine, zeytin odunlarını yığdım altına, 10 birim kekik, 100 birim sabırdan 1 birim kekik suyu, 0,1 birim de kekik yağı elde ettim.
Yeterince sabırlıysanız, çiçek damıtmak için muhteşem bir şey bakır imbik. Ha deyince bulunmuyor tabi. Şimdi büyüğü lazım bunun, gül damıtmak için.
Mayıs 2017, Küçükkuyu, Çanakkale