Bir bardağa ılık su doldurun. Sonra da iki yumurtanın beyazını bu suyun içine kırın. Hah, Marmara Denizi bu durumda şu anda.
Gerçek bilim insanlarının aylardır kafaya takıp üzerinde araştırma yaptığı, ancak halkın Sedat Peker videosu izlemekten, devletin de bu videolara laf yetiştirip insanları daha uzun süre evlerde tutma hesapları yapmaktan dolayı pek eğilemediği bir sorun bu.
Bu sorunun büyüklüğünü ne zaman anlayacağız biliyor musunuz? Balık sezonu açıldığında çinekopa 200 lira vermek zorunda kalacağımız zaman.
Müsilaj veya balıkçılar arasındaki adıyla deniz salyası, bir bela gibi sardı Marmara Denizi’ni. Hatta burayla kalmadı, Çanakkale Boğazı üzerinden Ege’ye de yayılmaya başladı.
Müsilaj bizim su üzerinde beyaz ve kahverengi köpüklü bir kirlilik olarak gördüğümüz, ancak suyun altında kat kat fazlası bulunan, deniz zeminine çöktüğünde tüm deniz canlılarını öldüren bir çeşit plankton salgısı.
Yosunların, bitkilerin, larvaların ve yumurtaların üzerini örtüyor, bardaktaki yumurta örneğinde gördüğünüz gibi suda yoğun katmanlar halinde dolaşıyor, balıkların yüzmesine de beslenmesine de engel oluyor.
Sebebi su kirliliği, isteyen okur öğrenir. Benim canımı sıkan ise anlı şanlı devletimizin bu konu hakkında ne doğru düzgün bir açıklama ne de çözüm planı sunmamış olması. Marmara Denizi hızla ölüyor ve ülkeyi yönetenlerin bu konu hakkında söyleyecek hiçbir şeyleri yok.
İşin acı yanı, bugün devletin görmezden geldiği, halkın “o ne la” dediği müsilaj, başka bir plankton türünün çılgınca artmasına neden oluyor şu anda. Şimdi değil, belki iki yıl sonra iki metrelik köpüklerle Marmara’yı kaplayıp bugünkü müsilaja rahmet okutacak.
Çocukluğumdaki Beykoz’u, boğazda tutulan kalkanları, kılıçbalıklarını çoktan unuttum ama artık bok kefalinden başka balık yok bize.
Denizlerimizi harcadınız lan!
Mayıs 2021, Tekirdağ