Seyahat Toplum

Doğu Ekspresçiliği

Zannedersem Into the Wild’ın doğaya kaçış, yalnızlık vırt zırt konusunda en sıkıcı film olduğunu düşünen tek insanım ve bu filmi göklere çıkaranlara ciddi şekilde antipati duymaya başladım.

Instagram olmasa evinden dışarı adımını atmayacak arkadaşlar, “intudıvayld abi ya” diyerek, ponponlu kırmızı yün bereleri, geyikli kazakları ve ponçik patikleriyle Doğu Ekspresi’ne doluşuyorlar bu ara. Bir karış sakalın olduğu kafadan sarkan kırmızı ponponları sallayarak bir de “doğa, mücadele, adrenalin,” demiyorlar mı, aman Yarabbi.

Doğu Ekspresi sadece bir taşıt arkadaşlar. O beğenmediğiniz, “turşu bidonuyla geziyo” dediğiniz köylülerin ucuz diye tercih ettiği, mecburiyetten binince uzunluğundan ötürü gayet çileli olabilen bir yolculuğun baş aktörü. Kars yıllardır orada, Doğu Ekspresi yıllardır yolda. “Woah süper keşif!” falan değil. Ne oldu da herkes sefere çıkan Kazım Karabekir gibi trenlere doluştu anlamadım.

Manzaralara, efendi efendi gezenlere lafım yok. Tren yolculukları genelde güzeldir. Bu rota da özellikle kışın muhteşem. Fakat maksat gezmek değil de şımarıklık olunca işin tadı kaçıyor. Gösteriş sevdalılarının Kürk Mantolu Madonna & kahve karesi birkaç yıldır Doğu Ekspresi & herhangi bir kitap karesine dönüştü. Okusalar gam yemem.

Temelde güzel iş. Gençler Kars diye bir şehri keşfettiler, yer gök Kars güzellemesi doldu. Muhtemelen Kars esnafı da memnundur bu durumdan. İnşallah bir gün Çorum’u da keşfederler.

Fakat bunu adrenaline, heyecana, doğa mücadelesine bağlayanlara şaşırıyorum. Sıcak kompartımanda oturup kahve içerek doğayla nasıl bir bütünlük sağlıyorlar, intudıvayld bunun neresinde, onu henüz anlayamadım.

“Kars ağbi ya! Süper şehir tamam mı!”

Metallica da süper grup ama 2017’de bağırmıyoruz böyle.

Hayırlı yolculuklar.

Mart 2018, Kars

Bir de şu konular var

Siz ne dersiniz?

E-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.