Patates ithalatında gümrük vergisini kaldırarak çiftçimize son kazığımızı da attık. Elindeki milyonlarca hektarlık araziyi bu kadar israf eden kaç ülke var merak ediyorum.
Konuşmaya gelince mangalda kül bırakmıyoruz. Vatan toprağıymış, vatan için ölmekmiş, şuymuş buymuş. Ama işe gelince vatan toprağını pervasızca israf ediyor, patates yetiştirmeyi bile beceremiyoruz.
Toprağı kaybetmek sadece bir başkasının bayrak dikmesine izin vermek değildir. Toprağı değerlendirmemek, ekip biçmemek, yanlış sulamayla, bilinçsiz ilaç kullanımıyla zehirlemek çok daha büyük bir toprak kaybıdır. Çünkü savaşsanız da geri alamazsınız bu şekilde kaybedilen toprağı.
“Orda bir köy var uzakta. Gitmesek de görmesek de o köy bizim köyümüzdür,” dediğimizde kaybetmeye başlamıştık topraklarımızı, köylerimizi.
Hep beraber şehirlere doluşup tarladan patates gelsin diye beklerken, bizi besleyen köylüyle dalga geçerken, çiftçiden üç kuruşa aldığımızı şehirde üç liraya satarken ve köylüyü bezdirip şehre göçmesine sebep olurken adım adım kaybettik topraklarımızı.
Şimdi köylü mutsuz, şehirli kanser, mankurt gibi ilerliyoruz kaçınılmaz, korkunç sona doğru.
Temel gıda maddelerini bile dolarla temin eden bir ülkeyiz ve doların yükselişini dış güçlere bağlamaya devam ediyoruz. Hangi dış güçler bunlar acaba? Şekerimizi, mısırımızı, buğdayımızı vererek karnımızı doyuranlar mı?
Mart 2019, Niğde