Tilkinin biri ormanda dolaşırken kuyruğu kayaya sıkışmış. Ne yapmış ne etmiş bir türlü kurtulamamış ve kendini kurtarmak için kuyruğunu kesmek zorunda kalmış.
Kuyruksuz haliyle ormanda dolanırken başka bir tilki onu görünce dalga geçmiş, kuyruksuz tilki mi olur diyerek makaraya almış. Aşağılamış, örselemiş, ötekileştirmiş bunu. Sözlü taciz uygulamış.
Kendimi böyle çok mutlu hissediyorum, kuyruk çok gereksiz bir şey demiş tilki. İkna kabiliyetini ve pazarlama becerilerini kullanarak kuyruksuzluğun güzelliğini öyle bir anlatmış ki diğer tilki de gaza gelip kendi kuyruğunu kesmiş. Fakat mutlu olmak yerine şiddetli bir acı çekmiş.
Hani çok zevkliydi lan şerefsiz, çok canım yandı demiş. Sağlam bir kavga etmişler.
Kavga bittikten sonra, “eğer acı çektiğini diğerlerine söylersen hem kuyruklarını kesmezler hem de bizimle dalga geçerler,” demiş diğer tilki.
Birlikte karar almışlar, ikisi birden mutluluklarını anlatarak kuyruksuzluğu herkese yaymaya çalışmışlar.
Bunların lafına inanan tilkiler de kuyruklarını kesmişler. Çoğunluk onlara geçince de kuyruğu olanlarla dalga geçip eziyet etmeye, tüm tilkiler kuyruklarını kesmeli diye baskı yapmaya başlamışlar.
Orman kuyruksuz ve çirkin tilkilerle dolup taşmaya başlamış.
Normal şartlarda sokağa çıkmayan, iş ev arasında mekik dokuyup sosyal medyada yaşayan, bilim denen dipsiz kuyuyu internette okuduğu üç beş bilim soslu makale veya medya ünlüsü birkaç doktorun söylediklerini papağan gibi tekrarlamak zanneden asosyal kitlenin “tam kapanma gelsin, kimse sokağa çıkmasın, maske takmayan şerefsizdir, aşı olmayan haindir,” diye sürekli olarak atıp tuttuğunu gördükçe bu tilkiler geliyor aklıma.
Biz kuyruklarımızla mutluyuz, siz kesebilirsiniz.
Haziran 2021, İstanbul