Seyahat Toplum

Çevre kirliliği

“Yıl 1972. Bir arkadaşımız, Almanya’dan 4 tane otomobil getirmeye karar verdi. Tabi geçmiş zaman, araçları taşımak mı pahalıydı, biz mi macera arıyorduk hatırlamıyorum; otomobilleri binerek getirmeye karar verdik.

Gittik Berlin’e, biraz dolaştık, aldık arabaları dönüyoruz. Münih’ten çıkınca, Avusturya sınırına 150 km kala şirin bir piknik alanında mola verdik.

Güzel peyzaj yapılmış, piknik masaları hazırlanmış, çok hoş bir yerdi. Yedik, içtik, dinlendik. Kendi masamızdaki çöpleri kutuya attık ama kalkarken fark ettim, diğer masanın üzerindeki çöpler olduğu gibi duruyorlardı. Söyledim o masayı kullanan arkadaşlara ama mırın kırın ettiler, boşver deyip bindiler arabalarına.

Birkaç saatlik sürüşün ardından sınır kapısına ulaştık. Tam işlemleri halledeceğiz, pasaport polisinden önce asayiş polisi çekti bizi kenara.

“Çıkamazsınız.”

“Hayırdır, nedir sorun?”

“Siz Münih çıkışında, falanca yerde mola verdiniz mi?”

“Evet.”

“İyi. Çöplerinizi toplamadan kalkıp gitmişsiniz. Şimdi geri dönüp o çöpleri toplayın.”

“Olur mu canım öyle şey?”

“Olur. Aksi takdirde çıkamazsınız.”

Parkın bekçisi polisi arayıp şikayet etmiş bizi. Allem ettik, kallem ettik, cezası neyse ödeyelim dedik ama fayda etmedi.

Çöpleri masada bırakan arkadaş bastı gitti, birkaç saat sonra aradılar parktan.

“Çöpler toplandı, gidebilirler.”

Bizim arkadaş geri döndüğünde hava kararmıştı. 100 marktı galiba, yüklüce bir çevre kirletme cezası da ödedik, çıktık sınırdan.

Şimdi sen böyle bir ülkede yerleri kirletebilir misin?”

Bu hikayeyi, çok sevdiğim bir abim anlatmıştı birkaç yıl önce. Ekleyecek bir sözüm yok.

Şubat 2017, İstanbul

Bir de şu konular var

Siz ne dersiniz?

E-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.