Kuruluşundan beri üç kere boyut değiştirerek business pivoting kavramının en iyi örneklerinden biri olan Netflix, bu konuda ilham vermeli.
Netflix ilk kurulduğunda DVD kiralama şirketiydi. Kullanıcı belirli bir aylık abonelik ücreti karşılığında DVD kiralayıp izliyor ve geri gönderiyordu. Kimse DVD’lere para verip arşiv yapmıyor, istediği filmi istediği zaman izliyordu. Yani Netflix’in işi “lojistik” hizmetiydi. Aynı dönemde Netflix gibi birçok firma vardı aynı hizmeti veren.
Zaman geçti, internet hızlandı ve online filmler izlenebilir hale geldi. DVD’ler ortadan kalkmaya başlayınca DVD kiralama platformları birer birer kapandılar. Netflix ise kendini güncelleyerek filmleri internetten izleten bir site haline geldi. Bütün operasyonu değiştirirken büyük sancı çektiğine eminim. Şirket merkezinde ve ekipte oluşan değişimi düşünün. Ancak Netflix buna katlandı ve lojistik hizmetinden “online servis” firmasına dönüştü.
Yine rakipler çıktı. Amazon, Apple TV, Hulu vs. Bu kez ne yaptı Netflix? Bunca telif macerasının içinde bir de rekabetle uğraşırsa pastanın çok bölüneceğini anladı ve Netflix Originals’ı çıkardı. Yani online servis firmasından “prodüksiyon şirketi”ne dönüştü. Şu anda insanların bayıla bayıla izlediği birçok popüler dizi Netflix’in kendi yapımı. Rakipleri birbiriyle boğuşurken Netflix kendi yolunda ilerliyor.
Her değişim ciddi sancılara neden olmuştur Netflix merkezinde. Ama kabuğunu değiştirmek için büyük acılara katlanan ıstakozlar gibi direndiler ve pes etmek yerine kendilerini yeni pazara uygun hale getirdiler.
Netflix’i şu şekilde örnek alabiliriz. Yaptığımız işe elbette odaklanalım. Fakat komple gömülüp de değişen piyasa şartlarını gözden kaçırmayalım. Arada bir başımızı kaldırıp çevremize bakalım. Oturup düşünelim, işimize bu şekilde devam edersek 5-10 hatta 20 sene sonra nerede oluruz? Büyür müyüz, yerimizde mi sayarız, yoksa batar mıyız…
Bireyler, zanaatkârlar, çiftçiler, küçük esnaflar, üreticiler, uluslararası markalar… Herkes için geçerli bu durum.