Polatlı yakınlarında, Kurtuluş Savaşı’nın en kanlı cephelerinden biri olan Duatepe ve Basrikale mevzilerindeyim.
Pazar günü Ankara’ya gelirken tepeye bir çıkayım, Duatepe anıtına, mevzilere bir bakayım diye uğradım.
Uğramaz olaydım. Mevzilerin bulunduğu bölgede tarım yok, sadece mera olarak kullanılıyor. Araç yolu da yok, yani kelimenin tam anlamıyla kuş uçmaz kervan geçmez bir bölge.
Ama bir kısım şerefsizler uğramış buralara. Traktörlerle getirmişler, tonlarca soğan dökmüşler çevreye. Soğanlar çürüdükçe çuvallar boşalmış, rüzgarla her yere saçılmış.
Kimi yeni kimi eski, belki 30 kamyon soğan var buralarda.
Soğan fiyatlarının düşmesinden hoşlanmayan namussuzlar bunlar. Soğana veblen malı muamelesi yapıyorlar.
Soğan fiyatları düşmesin diye tonlarca soğanı dağa taşa dökmekten çekinmeyecek kadar vicdansız, nimeti israf etmekten çekinmeyecek kadar imansız, fiyatlar yükseldikçe sevinecek kadar arsız, ülke yanarken saç tarayacak kadar ahlaksız insanlar bunlar.
İnsan bile değiller.
Bundan daha 80 sene önce atalarının savaşıp can verdiği toprakların üzerine, daha fazla para kazanmak için tonlarca nimeti dökene insan denmez.
Bunu yapanları bulmak zor değil. Ama bizim devletimizin öyle bir niyeti yok.
İşte bu nedenle başımıza gelecek her türlü felaketi hak ediyoruz toplum olarak.
Mayıs 2019, Duatepe, Ankara